25 Kasım 2014 Salı

KİM HAKLI ?

Geçtiğimiz günlerde İsmailağa cemaati tarafından bir karalama kampanyası başlatıldı. Kampanyanın hedef aldığı isimse Mustafa İSLAMOĞLU... Yaptıkları iddia ise şuydu. '' İslamoğlu Hayat Kitabı KUR'AN adlı meal tefsirinde Peygambere hakaret ediyor.'' Bu kampanya büyüdü ve sosyal medyada Mustafa Hocaya saldırılar başladı. Cübbeli Ahmet Hoca ve cemaatinin önde gelen diğer hocalarıda yaptığı açıklamalarla insanları galeyana getirmeye devam ettiler. Adeta amaçları Mustafa İSLAMOĞLU'nu birilerine öldürtmekti. Her yerde onu kafir ilan ettiler. Söylediklerine göre Mustafa Hoca mealde Peygamber için kibirli adam şeklinde bir çeviri yapmış. Ben bunu duyunca şaşırdım ama şaşırmamın nedeni Mustafa Hocanın böyle bir çeviri yapmış olduğunu düşünmem değildi. Çünkü aksine zaten bütün meallerde Abese suresinde kör adam peygambere gelince o peygamber yüzünü ekşitti ifadesi var. E bu insanlar bu güne kadar meal yazanları niye eleştirmediler. Yok yok çok açık bu bir karalama kampanyası.. Birilerini galeyana getirip Mustafa Hocayı öldürtmek amaç. Sonra İslamoğlu'nun konuyla ilgili açıklamasını dinledim. İslamoğlu ''Kibirli Adam'' ifadesini Peygamber için kullanmadığını söylüyor ve hatta bütün meallerin yanlış olduğunu , yüzünü ekşiten adamında peygamber olmadığını ifade ediyor. Peki neden böyle bir algı oldu ? Olay aslında çok net. ihvanlar.com adresinde paylaşılan bir gönderide İslamoğlunun hazırladığı mealin ilgili kısmının bir bölümü paylaşıldı ve bazı işaretlemeler yapılarak insanların aklı karıştırıldı. İftira atıldı.. Öyle güzel oynadılar ki mealden ‘’Mustafa İslamoğlu Peygamberimize KİBİRLİ ADAM’’ dedi ifadesi çıktı. Bunu gören koyun sürüleride bir anda kurda dönüşüp İslamoğluna saldırmaya başladılar. Cemaat istediği amaca ulaştı. Eğer Mustafa İslamoğlu öldürülürse bilinsin ki bunun sorumlusu İSMAİLAĞA CEMAATİ ve bu cemaatlere daha sonradan yaptığı açıklamalarla destek veren Nur cemaatinin bazı soytarılarıdır. Mustafa İslamoğlu’nun açıklamaları ise şu linkte..
http://video.rotahaber.com/detay.asp?kat=21741

24 Kasım 2014 Pazartesi

Cennetten Bir Köşe ; Erfelek Tatlıca Şelaleleri

Öncelikle hepinizi selamlıyorum dostlar. Bu yazımda sizlere Erfelek Tatlıca Şelalelerinde geçirdiğim 6 muhteşem saati içimden geldiği gibi anlatacağım...

Eğer bir gün yolunuz Sinop'a düşerse mutlaka Erfelek Tatlıca Şelalelerine uğrayın. Sanırım şehir merkezine 40-50 km mesafesi var. O şelalelerin içinden geçin. Tabi önce ayağınıza iyi bir bot yada çizme geçirin. Şelaleye geldiğinizde illaki bir dağcılık ekibiyle karşılaşacaksınız. Onlarla tanışın ve aralarına katılın. Çünkü bu gezi yalnız yapılacak bir gezi değil. Önce kendinize güvenmeniz sonrada başkalarının size güven vermesi gerekir. Ben bu geziye GERDAK (Yeşil Gerze Dağcılık Doğa ve Gençlik Spor Kulübü) sayesinde katıldım. Beni gerçekten çok iyi misafir ettiler. Aynı zamanda gezi esnasında Aksaray, Manisa ve Ordudan gelen dağ ekipleride vardı. Herkes orada aynı amaç için toplanmıştı ve o gün orada bir çok arkadaşım oldu. İnsanlar doğayla ve birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlardı, Sanki orası cennet, bizde iyi insanlardık. Neyse şelaleye dönelim.  27 ayrı şelale var ve iki yol ... Birinci yol ; şelalenin size göre sol tarafında olan patika yol yazan tabelanın gösterdiği yoldur, yani dağ yolu. Bu yol şelaleyi sol taraftan takip eder ama iyi bir görüntü vermez. Hızlıca 27. şelaleye yani kaynağa ulaşırsınız hatta o ara bir çok şelaleyide görememiş olursunuz çünkü yol dağ üzerinde olduğu için bazı noktalarda eğimden ve yapıdan dolayı şelaleden uzaklaşır. Ben GERDAK ekibiyle başladığım yolculuğa Aksaray ekibiyle devam ettim neden diye soracak olursanız, fotoğraf çektiğim esnada ekibim gözümden kaybolmuştu bende Aksaray ekibinin peşine takıldım. Gördüm ki GERDAK ekibinden 3 arkadaş daha ekibi kaybetmiş ve Aksaray ekibinin peşine takılmış :)... yolculuğumuza birinci yolu kullanarak başladık. Bu yol oldukça engebelidir. Yol üzerinde yayık ayran ve gözleme yapan köylü teyzelerle karşılaşırsınız, Ayağınız sürekli olarak kayar çünkü bölge son derece sulak, bastığınız yerden su çıkıyor adeta. Bu yolu kullanırsak kısa zamanda kaynağa ulaşacağımızı biliyorduk ve zaten öylede oldu. Kısa zamanda kaynağa ulaştık ama bu bize tat vermemişti. İstediğimiz zevki alamamıştık. Tekrar başa döndük bu kez risk almıştık. Şelalenin içinden ilerleyecektik. Size tavsiyem boşu boşuna birinci yolu kullanmayın. Şelalenin içinden geçin ve geri dönüşte birinci yolu kullanın. Tabi öncelikle gerekli güvenlik önlemlerini alın.. İyi bir bot, iyi bir ekip ve öz güven. Eğer kendinize güvenmiyorsanız bu yolculuğa hiç başlamayın. Çünkü bu iş zevkli göründüğü kadar tehlikelide... Neyse yolculuğa devam ediyorum . Şelalenin içine girdik . Anlatılmaz gerçekten... Su bütün parlaklığıyla gözlerinizin içine bakıyor, şelale bütün ihtişamıyla karşınızda duruyor. Etkilenmemek elde değil. Buraya Ateist getirsen Şehadet getitir.  Öyle mükemmel bir yer. Şelalenin suyu son derece berrak ve o bölgede gerçekten inanılmaz temiz bir hava var. Sanki dünyadan kopuyorsunuz. Başka bir yer burası, cennetten bir köşe adeta diyorsunuz. Bunları söyledikten sonrada asıl maceraya başlıyorsunuz. Tırmanış .. Şelale yolundan ilerlemek için her bir şelalenin yanından tırmanmamız gerekiyor. Yani yorucu ama bir o kadarda atraksiyon dolu bir yolculuk sizi bekliyor. Neyse başlıyorsunuz tırmanmaya...Çok dik yerlerden bazen kayalara bazen bitkilere tutunarak çıkmaya çalışıyorsunuz o esnada şelale suyu 5-10 cm yanınızdan akıyor . Nasıl bir his olduğunu hayal edebiliyor musunuz ? Mükemmel değil mi ? :) Ancak bazı yerler var ki tırmanılması oldukça güç. Merak etmeyin daha önce birileri o bölgelere halatlar bağlamış. O halatlara tutunarak tırmanışa devam edebiliyorsunuz. 4-5 metre mesafelik tırmanışlar yanlız bunlar. O yüzden çok dikkat etmeniz gerekir. Ani bir panik sizi bu noktalarda ölümle burun buruna getirebilir. Öz güven meselesi de burada baş gösteriyor zaten. Eğer kendinize güvenirseniz bu gibi engelleri rahatça geçebiliyorsunuz.. Bu gibi zorlu engelleri aştığınızda aşağıdakilere bakarak zafer çığlığı atmayı unutmayın. Bu dağcılığın adeti sanırım herkes bağırıyordu, bende bağırdım  Engelleri bir bir aştık, Bir buçuk iki saatin sonunda da kaynağa ulaştık. Mevsimlerden sonbahar olmasına rağmen şelale çok iyiydi. Söylentilere göre burası bahar ve yaz aylarında çok daha canlı oluyormuş insanlar buralarda kamplar kuruyormuş ve şelalenin altlarında yüzüyorlarmış. Kaynaktan sonrada geri dönmek için ilk bahsettiğim dağ yoluna yöneldik. Sizde böyle yaparsanız eğer 100-150 metre sonra döneceğiniz yolun sağında kalan bir yol var. Bu yol köye çıkıyormuş. Hatta bazıları direk köye gitti. Orada Elmas Teyze varmış, Gezicilere gözleme falan yapıyormuş heralde onlardan da bir tadın derim. Yolun ve şelalenin vereceği yorgunluğa yayık ayranıyla beraber çok iyi gider.. Neyse işte Erfelek Tatlıca Şelaleleri böyle bir yer .. Kelimeler anlatmaya kifayesiz. Cennetten bir köşe diyorum daha ne diyeyim. Zaten olabildiğince fotoğraf çektim . Hemen altta da çektiğim bir videonun linki var. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle.
 http://www.youtube.com/watch?v=VJn_KmC8c6g&feature=youtu.be